CHP Tunceli Adayı Hüsniye Karakoyun 14 Mayıs Pazar günü yapılan 28. Dönem Milletvekilliği seçimlerine ilişkin içini döktü. İşte söyledikleri:
14 Mayıs Pazar günü yapılan 28. Dönem Milletvekilliği seçimi bitti.
Hayat öyle bir mecra ki; sürekli yeni deneyimler, tanışıklıklar, çaresizlikler, mutluluklar, umutlar, insanlar ve insancıklar biriktirerek yol alıyorsunuz.
Bazen gözünüzün içine bakan birinin samimiyetsizliği arasında kaybolmak, bazen size çok candan sarılan yaş almış köylü bir kadınımızın kolları arasında huzura dalıp gitmek istiyorsunuz.
Her yaşadığınız, bir çentik olarak düşüyor yaş hanenize.
Öğrenci, öğretmen, gazeteci, siyasetçi…
Hayatın bu farklı mecralarında yol alırken, aslında hepsinin farklı farklı yaşam deneyimleri sunduğunu gördüm.
Seçim çalışmaları benim açımdan büyük ve ağır bir sorumluluğun gölgesinde geçti. Gecenin ilerleyen saatlerinde, gün içerisindeki koşturmalar ve yağmur altında ıslanmalar, çamura bulanmalardan sonra, yorgunluktan bitap halde uyumam gerekirken, 2-3 saati aşmayan uykular uyuyabildim.
Kemal Kılıçdaroğlu bu şehirden çıkmış; aslında ülkenin kaderinde en ufuk açıcı olan bir insanı, tüm fiziksel ve duygusal saldırılara karşı dimdik ayakta duran, çirkinleşmeyen, adalet savunuculuğu, hakkaniyeti ile, silüeti öylece karşımda dururken, olur da kazanamazsam seçimi, O’na yaşatacağım mutsuzluğu düşününce uyku tutmaz halde, gece gece kalkıp kâh sosyal medyadan, kâh yazdığım yazılarla meramımızı anlatmaya çalıştım…
Hepimiz yaşamıştık kendi namımıza bu saldırıları. Misal; Erzurum’da üniversitede okurken yaşamıştım benzer saldırıları. Öyle ya, Aleviydim, Tunceliliydim, onların baktığı pencereye göre; Kürttüm, solcuydum, anarşisttim…
Öğretmen olarak ilk atandığım Batman’da yaşamıştım misal; bu ayrıştırılmanın en can yakanlarından bazılarını. 7 Alevi öldürdüğünde cennete gideceğine inandırılmış insanların arasında, can güvenliği tehdidi altında beş buçuk yılı geçirmiştim; Hizbullah-PKK çatışmasının en canhıraş yaşandığı o kentte.
Sonra bu seçimde aday gösterildiğimde, aslında ayrıştırılmanın hep bizim nasibimize düştüğünü gördüm üzülerek. Milletvekili aday adayı olarak 14 kişi vardık CHP’den başvuran. Ben aday gösterildiğimde, hızla senaryolar kurgulandı. En zayıf aday isnatları, Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de geçmiş seçimlerde hep 2 katımız oy alan bir partiye jest yaptığını söyleyecek kadar alçağa inilebildi.
Biz seçimi kazanalım, kendimizi ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun vaatlerini halka anlatalım diye koştukça, bu tanımlamalar yerini desteğe bırakınca, isnatlar çeşitlendi. Ne yazık ki; biz az, fısıltıyı yayanlar ise çok kişiydi.
Sonra…
***
Pazar günü biten seçim sonrası şu aralar beni arayanlar oluyor:
“Hocam hakkını helal et, babamın gözü iyi görmüyor, bana yemin ettirdi Kılıçdaroğlu’na oyunu vereyim diye. Ama ben YSP’ye verdim. Bana güvenmedi, elimden aldı baktı ki CHP’ye basmamışım mührü; aldı o da CHP’ye bastı. Oy geçersiz oldu.”
“Hocam hakkını helal et, annem seni çok seviyordu biliyorsun. Bana ekmeğe el bastırarak yemine vurdu, oyu sana vereyim diye. Ama ben oyunu YSP’ye verdim.”
Günler geçtikçe hak helalliği espriyle karışık, ama yaptığının ağırlığından ırak düşünerek arayanların sayısı arttı. Dedeleri vardı kimilerinin gözleri az gören, kimilerinin teyzeleri okuma yazma bilmiyor diye yanlarında giren yeğenleri kullanmıştı oylarını.
Helallik isteyenlerden sadece birine söylemiştim şimdi yazacaklarımı, tekrarı gereksiz görmüştüm; konuşsam dahi sonucunu değiştiremeyeceğim bu seçimden ötürü.
Çünkü; görünen o ki, helallik isteyenler bu 1 oyda karamsarlığa kapılıp ülke değiştiren gençlerimizin, adalet bekleyen insanımızın, sonu belirsiz geleceksizliğin korkuttuğu insanların, köyde seçim aracımızın üzerindeki Kemal Kılıçdaroğlu posterine yapışıp öpen, yere çömelerek avuçlarını arşa açmış ağlayan yaş almış çınarlarımızın, Kılıçdaroğlu gibi her gün duygusal, fiziksel saldırılara maruz kalan, ama yine de yılmayan, bir güne birkaç yerde miting sığdıran, ülkenin geleceği için çok mücadele eden bir siyasi aktörün hakkını çaldıklarından bihaberdi.
Sayın Kılıçdaroğlu’na yapılanlara kendi şehrindeki insanın verdiği oyla “YANINDAYIZ” mesajını dahi engellemişlerdi.
Yani o 1 oyda benim dışımda olanların da çok hakkı vardı.
O nedenle arayanlardan birine sadece şu soruyu sormuştum:
“Sence bu seçimde hile oldu mu?”
Cevabında, “Oooo hocam, tabi ki çok oldu. Tayyip yine çaldı oylarımızı” deyip mevcut Cumhurbaşkanı ile partisinin oylara nasıl müdahale ettiğinden yakınmıştı.
Kapatınca, herkes aslında güç kendinde olduğu kadar değişirmiş şu hayatta, diye geçti aklımdan.
Kaldı ki, bana yapılan haksızlık sadece o sandıklarda yaşananlar ile sınırlı değildi.
Misal; 1 Mayıs’ta sahneye çıkıp biz CHP’liler de o alanda varken YSP’ye oy isteyenler, parti mitingine katılım çağrısı yapanlar, Dersim Tertele anması için Seyit Rıza meydanındaki anmada ben de oradayken, sadece YSP adayı Ayten Kordu’ya söz hakkı verenler, YSP’ye oy verilmezse Tunceli’de AKP’nin kazanacağına yönelik düzenlenen manipülatif anketler, sosyal medyadan bu yönlü algıyla halkı korkutup CHP’yi 3. sırada gösterecek kadar zalimleşenler…
Bu seçim sürecinde ‘en kötüsü neydi’ diye çokça sordum kendime.
Mesela CHP’nin güçlü aday çıkarmadığı hikâyesine tutunanlara şu soruyu hiç soramadım: Güç nedir? Güçlü kimdir? Siz gücü neyle ölçersiniz? Paranın güç olduğuna mı tutundu bunlar? CHP Tunceli’de müteahhitleri, zenginleri aday gösteriyor diye geçmişte eleştirirken, bu 2 vasfın dışındaki bir kadın aday vardı karşılarında üstelik…
Güç ile insanlık arasında çok savrulduğumuz bu seçim, aslında ülke açısından bir kader seçimiydi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun hakkına en çok sahip çıkılması gereken bir kentte hakkını koruyamadığım için çok üzgünüm.
Zaman kısaydı ve ben öncesinde ağabeyimi kaybetmiştim. Adalet ararken savrulmuşluğum, öncesinden duyduğum derin saygı nedeniyle yollarımız kesişti Sayın Kılıçdaroğlu ile. Kendisine yoldaşlık edeyim diye aday gösterdi. Bense kısa süre önce kaybettiğim ağabeyimin acısını, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sevgisini aynı heybeye koyup yollara düştüm. Geçmiş seçimlerde 2 milletvekili adayı ile girdiğimiz “güç-para” denklemine sahne olan seçimlere rağmen oylarımız hayli arttı ama, tek milletvekilliğine düşünce Tunceli’nin hakkı mecliste, O’na yoldaş olmama yetmedi aldıklarımız.
Son söz niyetine; 28 Mayıs’ta sandık başına mutlaka gidin! 14 Mayıs’ta bazı sandıklarda saat 17.00’ye kadar dahi durmayan arkadaşlar, sandıklardaki haklarımıza sahip çıkmazsanız, vicdanınız kurusun!
Hüsniye KARAKOYUN
CHP Tunceli Adayı
Bizim Anadolu / Görüşler / 19 Mayıs 2023