Press "Enter" to skip to content

CHP’nin, HDP’nin ve MHP’nin kararlı duruşu ve de AKP

CHP’nin, HDP’nin ve MHP’nin kararlı duruşu ve de AKP

Aslında 4 partinin duruşu da kararlı. Fakat, kararlılıktaki yapılanmaları farklı. En gerekli ve faydalı kararlılık CHP duruşundaki kararlılık.

 

 

X

X

Evet, koalisyon hükümeti konusunda AKP dahil tüm partilerin kararlı bir duruşu var.

CHP; son derece sakin, ne dediğini ve ne yapmak istediğini bilen yurtsever ve de kararlı bir duruş sergiliyor. Özündeki amaç, asla kırmızı plakalar değil, kırmızı çizgileri var; ülke bütünlüğü için, ekonomik dengeler için, yolsuzluklara dur demek için, demokrasi için, Özgür düşünce için, Barış görüşmelerinin devamı için ve Cumhuriyet için. Bunun için koalisyon masasında savaş veriyor. Asla masadan kalkmaması gerekir, kaçan durumuna düşmemek için.

HDP; ne olursa olsun, barış görüşmelerinin devamında kararlı. PKK duruşunu netleştirir ise, barışa ve özgürlüğe büyük katkı vereceğine ve Türkiye partisi olmada daha inandırıcı mesajlar vereceğine inanıyorum.

MHP; görece, inandırıcı olmayan ve görece siyasetini sürdürerek toplumun, siyasilerin ve sosyal tüm katmanların kimyasını bozmaktaki kararlılığını sürdürüyor. Bunun için de köylü kurnazlığıyla, tehlikeli cendere olarak gördüğü koalisyon hükümetine AKP, CHP ve HDP’yi sıkıştırmak isteyen söylemini sürdürüyor.

AKP; karasızlık konusundaki kararlılığını istemeyerek sürdürüyor, çünkü Erdoğan dayatmaları Başbakan’ın düşüncelerini darmadağın etmiş gibi. Erdoğan amaçlarını yaşama geçirecek siyasi atmosfer için CHP’yi koalisyon çalışmalarında bıktırmak istiyor. Öyle ki; “oyalama taktiği “ile CHP’nin sinirlerini bozarak koalisyondan kaçan konumuna düşürmek amacı.

Bence 3 kararlı karşısında AKP kararsızlığını sonuç alacağını zannetmiyorum. AKP’den, yani Başbakan’dan çok Cumhurbaşkanı’na çok çok şeyler kaybettirecektir.

Tekrar ediyorum; “AKP’deki böylesi kararsız kararlılık, Türkiye’yi değil, R.T.Erdoğan ve yanındakileri uçuruma taşıyor!”

 

 

Yalanlar Dünyası

İşte AKP kararsızlığındaki kararlı duruşunu kanıtlayan gelişmeler:

Sümeyye’ye suikast yalan, Gezi Halk Hareketinde Kabataş’taki Zehra Develioğlu’na cinsel taciz yalan, Gezi Halk Hareketi’nde Cami’de içki içildi yalan, “Türban yasağı” nedeniyle çocuklarını yurtdışında okutmak zorunda kaldım diyen Rcep yalan(cı), Arınç suikastı yalan. Ambulansla IŞİD militanı servisi yalan, Vallaha siz de yalansınız. Gerçek olan, bu yalanlara makarnacıların kanması…

 

AK yalanlar ve açken kananlar:

Kabataş Olayı: Gezi Direnişi sırasında AKP Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini Zehra Develioğlu, Kabataş’ta “üstleri çıplak, alınları bandanalı, 70-80 kişi”nin saldırısına uğradığını iddia etti. Develioğlu’nun bebeğinin yaralandığı, saldırganların üzerine “idrarını yaptığı” iddiaları iktidara yakın medya tarafından servis edildi. Bazı gazeteciler, saldırı anının görüntülerini izlediklerini iddia etti. Ancak olay anının görüntülerine göre herhangi bir saldırı olmadığı ortaya çıktı. Polis raporunda da, iddia edilen görüntülere rastlanmadığı anlaşıldı.

Camide İçki İçtiler: Gezi Direnişi sırasında eylemcilerin Bezmi Alem Valide Sultan Camii’ne ayakkabılarıyla girip içki içtiği öne sürüldü. Cami imamı, iddiaların doğru olmadığını söyleyince, “sürgün”e gönderildi.

Sümeyye Erdoğan’a Suikast: Fuat Avni’nin CHP’li Umut Oran’a Twitter üzerinden Sümeyye Erdoğan’a “suikast planı” anlattığı öne sürüldü. Oran, Fuat Avni ile “takipleşmedikleri”ni, Twitter’dan aldığı belgelerle çürüttü.

Bilal De Mi Başörtüsü Mağduru?: “Türban yasağı” nedeniyle çocuklarını yurtdışında okutmak zorunda kaldığını sık sık dile getiren Erdoğan’ın sadece kızlarını değil erkek çocuklarını da yurtdışında okutması, “Bilal de mi türbanlıydı?” esprilerine yol açtı. Erdoğan’ın çocuklarının eğitim masraflarının yakın arkadaşı Remzi Gür’ün verdiği burstan karşılandığı ortaya çıktı.

Ambulansla IŞİD’li servisi: IŞİD’in Türkiye’deki örgütlenme faaliyetleri noktasında gözlerin çevrildiği Adıyaman’a giderek incelemelerde bulunan CHP heyetinin raporında vahim tespitler sıraladı. Suriye’den ambulanslarla Türkiye’ye yaralılar getirildiği, bu ambulansların dönüşte, Türkiye’den genç militanları götürdüğü, Türkiye ve Suriye arasında mekik dokuyan gençlerin “20 TL karşılığında” sınırı geçtikleri yönündeki iddialara yer verilen raporda, emniyet ve Başbakanlık BİMER’in yapılan ihbarları dikkate almadığı ifade edildi.

İkisi de Akademisyen. Biri Profesör, diğeri Doçent. Önce, Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde görevli olan, ‘profesör’ unvanlı Ahmet Atilla Şentürk konuştu: “Her şehide karşılık, bir HDP’li vekilin indirilmesini istiyorum (11 Ağustos 2015)”.

Ardından Üniversite’den kovuldu.

Fakat durmadı; “Ağzının salyasını akıtarak sabahlara kadar hırlayan, tehdit mesajları yazan pkk ve hdp köpekleri! Bu ülke bütün kudurmalarınıza karşılık hâlâ susuyorsa, insanımızın asaletindendir. Siz bu muameleye layık değilsiniz. Millet belki insan sıfatına girersiniz diye meclise soktuğunuz o militanlara bir fırsat vermek istedi. Ama görüyoruz ki siz bu dilden anlamıyorsunuz. Yarın insanımız öfkesini tutamayıp tükürmeye başlarsa sizi boğulmaktan kim kurtaracak.”

Ardından, sosyoloji Doçent olan Erdinç Yazıcı Ahmet Hakan’a röportaj veriyor (12 Ağustos 2015) ve şunları söylüyor: “Etnik gerekçeli terör örgütleriyle mücadele sonucunda masaya oturulmasının belli koşullarının olması gerekiyor. O koşullardan birisi şudur: Örgütün en zayıf olduğu noktada masaya oturulur…”

Yani, PKK zayıflatılacak ve masaya oturulacak.

Hade Pe; bu ne şimdi; insafsızlık mı, insansızlık mı?!

Birincisi, her şehide karşılık 1 HDP milletvekili vurmalıyız diyor. İkincisi PKK’yi masaya oturtmak için şehitler vermeliyiz anlamında bir şeyler söylüyor…

 

 

 

Demek ki AKP başlattı tüm bu olayları

“Demek ki olayları, bunların bu faşist mantığını esas alan AKP başlattı” kuşkusuna götürüyor insanı, insani olmayan bu söylemler. Hâlâ kafamda soru işareti var; Diyarbakır’da uyku halindeki 2 polisimizin şehit edilmesi konusunda.

İnsanlarımızda oluşan kanaat; 2×2’nin 4 ettiği gibi; Kürtlerin desteğini kaybeden Erdoğan, milliyetçi oyları kazanmak için çatışmayı körüklüyor. Sözde akademisyen olan bu adamlar ve benzerleri de Erdoğan’ı körüklüyor…

Adam, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi. HAS Parti kurucusu. HAS’ı kapatınca Numan Kurtulmuş’un pesine takılarak AKP’ye katılmış.

Sosyal politikalar uzmanı imiş. Resmen güldüm.

Bırakın bu adamların tarafsızlığını, bunlardan akademisyen değil, siyasetçi bile olmaz.

Bunlara bu akademik unvanın nasıl verildiğini, sorgulamak gerek. İkincisi birincisinden beter. En doğrusu, bunların bu söylemleri esas alıp savcılığa suç duyurusunda bulunmak, son şehitlerimiz ve Güneydoğu insanlarımız için…

Erdoğan’ın neden başarısız olduğunu sonunda yakaladım. Zırvalamasının temel nedeni, böylesi zırvalar tarafından yönlendirilmesi…

Devlet Bahçeli şu söylemleriyle benim de kimyamı bozdu: “Türkiye’nin şu anda belirgin üç ana sorunu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Recep Tayyip Erdoğan, diğeri hain terör örgütü PKK, bir diğeri de bir kısım yandaş ve satılmış medya ve kalem sahibidir. Bu üç ana sorun alanı sürekli birbirini beslemekte, teşvik etmektedir. Türkiye’nin düzlüğe çıkması, belini doğrultması, feraha ve istikrara kavuşması sorun sacayağından kurtulmasına bağlıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş hatalarından ders almak ve dahası Anayasal sorumluluklarına harfiyen uymak yerine hâlâ tahrik edici bir üslupla gündem mimarisine özenmesi yadırgatıcı olduğu kadar fahiş bir yanlıştır… Erdoğan mutlaka ıslah olmalı, şahsına çeki düzen vermelidir.

AKP-CHP arasında süren ve yarın saat 14.00’te yapılacak önemli koalisyon buluşmasının arifesinde Erdoğan’ın üçüncü muhatap olarak devrede olması demokrasinin ruhuna kast etmektir.”

 

Ve, tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, CHP’nin kararlı duruşu yaşam bulmaz ise, ülkemde yaşam yaşanılır olmaktan çıkar. Ben umutluyum; CHP’yi Başbakan bile anlamaya başladı, fakat bir kesim Cumhur’un başı’ndan korktuğu için, kendisini de ülkemizi de uçurumun kenarına taşıdı.

 

evesbere@mynet.com
sevket-che@hotmail.com.tr

Tüm Yazıları»

Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 15 Ağustos 2015

 

Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun.

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...