10 Kasım’da Atatürk’ü Yaptıkları ve Aydınlanmacı Değerini Anlayarak Anmak.
Geçen Yüzyılın En Çok Anılan Lideri Atatürk
Bugün, Atatürk’ün ölümünün 85. yılı. Ölümünden 85 yıl sonra halen bu kadar ilkeleri ve düşünceleri dikkate alınan ve döneminin lideri olan çok az kaldı dünyada. Onu ayrıcalıklı (müstesna) ve takdire şayan şahsiyetli bir kişiliğe getiren doğal yetenekleri kadar, çok yönlü okuyarak kazandığı bilgi, görgü ve analitik düşünme becerisi ve kazanımlarıdır. Yirminci yüzyıldaki başarıları, çok yönlü girişimleri ve niteliği ile dünyanın hâlâ kendisinden sevgi ve saygıyla söz etmesi ayrıca önemli. İşgalci devletlere karşı verdiği savaş sonrası en büyük eser olarak yurttaşların kendi iradeleriyle seçtikleri vekilleri aracılığıyla kurduğu sosyal hukuk devletinde insanlarına anayasal yurttaşlık hakkı kazandırmıştır. Bu yönüyle Türk toplumlarının yanı sıra, dünyadaki mazlum milletler tarafından da Atatürk’ün yol göstericiliği ve tutumu hep saygı ve sevgiyle anılmaktadır.
Tabii bir insanın düşünceleri, önerileri ve öngörüleriyle sürekli milyonlar tarafından anılmasının büyük bir öneminin olması gerekir. Onun için her yıl 10 Kasım’ın sıradan ve kuru kuruya anılan bir gün olmadığı daha da iyi anlaşılıyor. Atatürk ve onun kısa sürede yaptıkları ve oluşturduğu eserlerden oluşan mirasının, bugün için önemi hakkında yapılan konuşma ve tartışmalar hâlâ canlılığını korumaktadır.
Atatürk Akılcı ve Aydınlanmacıdır
Aydınlanma düşüncesi özelde 17. ve 18. yy., yani rönesans ve sanayi devrimi aralığında akılcı düşünceyi eski, değişmez kabul edilen geleneksel varsayım, önyargılardan ve ideolojilerden arındırarak özgürleştirmesidir. Aydınlanma fikir eğitim yoluyla doğayı, tarihi, coğrafyayı ve toplumu okuyarak yeni bilgiye yönelik geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi içerir.
Atatürk’ün düşüncelerinden etkilendiği Avrupalı düşünür filozoflardan Descartes, Immanuel Kant, Denis Diderot, Montesquieu, Jean-Jacques Rousseau, Voltaire ve David Hume gibi aydınların etkisiyle bütünsel bilgi birikimi olan özgür akılcı davranan insanlardan oluşan bir toplum yaratmak istemiştir.
Aydınlanmanın temelinde, egemenliğin kan bağıyla babadan oğula geçen yönetimden, halkın özgür iradesine dayalı yönetim anlayışının benimsenmesi yer almaktadır. Toplumun her alanında eşit yurttaşlar olarak memleketin iradesinde, kendilerinin dahil olduğunu ortaya koymaktadır. Yurttaşlar toplumunda/devletinde kişileri kulluktan birey olmaya, birlikte aynı haklara sahip olmayı sağladı. Ayrıca toplumun düşünce ve inançlarını kendi iradesiyle serbestçe belirtmesidir. Aydınlanmacı anlayış aynı zamanda tam bağımsız olarak ülkenin başka ülkelerin etkisinden uzak, özerk ve özgürlüğünü de içermektedir. Bu yönü ile sömürgeciliğe ve emperyalizme kaşı bağımsızlığı savunmuştur.
Atatürk’ün “benim temel mirasım” olarak ifade ettiği, “aklın ve bilimin temel yol gösterici olarak kabul edilmesi”dir. Aklın ve bilimin yol göstericiliği metodolojisi kavranırsa diğer sorunlar daha rahat çözülür. Bana göre kişinin zihni kodları aydınlanmacı felsefenin anlayışına uygun şekillendiyse, insanı insan olarak görüyorsa, aklın ve bilimin yolunda analitik düşünce yoluyla sorunların çözümünü kavradıysa, uygarlaşma ve gelişme yolunda ilerliyor demektir. Dünyada kimse kadın haklarını öne çıkarmazken, kadın-erkek hakları eşitliğini toplum hayatına kazandırarak insanı ayrım yapmadan insan olarak gördü. Bu yönüyle eşitlikçi, akıldışılığa karşı aklın gereklerini savunmuştur.
Bir bütün olarak birey olma, hak-hukuk sahibi olma, bağımsız olama ancak aydınlanma felsefesiyle kavranabilir. Aydınlanma, farkındalık ve erdemlilik gibi değeler ancak sağlıklı bir bilim-sanat ve felsefi eğitimi ve anlayışla sağlanır.
Düşünce ve Eylem İnsanı Atatürk
Cumhuriyetin Türkiye’de gerçekleştirdiği bütün devrimlerde Atatürk’ün düşünsel tutum ve yönlendirmesinin başat bir yeri bulunmaktadır. Coğrafyamızda o tarihlerde olmayan Cumhuriyet fikri ve ilkeleri ilk defa Atatürk tarafından gündeme getirilmiştir. Cumhuriyet değerlerini anlamakla Atatürk’ün düşünsel yapısını anlamak eşdeğer kabul edilmektedir. Atatürk’ün büyüklüğü gerçekleştirdikleri askeri ve yönetsel başarıların ötesinde yenilikçi, dönüştürücü, aynı zamanda geleceği planlama ve hedef koyan niteliği bulunmaktadır. Sanırım bu özelliği deha olarak tanımlanmakta ve değerlendirilmektedir.
Bir düşünce ve eylem insanı olarak Atatürk, çağının sorunlarını iyi okuyarak uzun erimli bir dizi yeniliklerle toplum olarak kaçırdığımız Rönesans ve Sanayi Devriminin yarattığı aydınlanmacılığın kapısını aralamış oldu. Bu yaklaşım, Türkiye gibi gelişmek isteyen bir ülke için çok büyük bir kazanımdı. Ancak coğrafyamız insanı sanırım bu kazanımın gelişmemiz ve yaşam kalitemizi artırmak için ne denli önemli olduğunu tam anlayamadı. Atatürk ve arkadaşları ülkenin öncelikle sorunun eğitim yetersizliğinden kaynaklandığını görerek eğitimi temel amaç olarak belirlediler. Laik (seküler) eğitim birliğiyle alfabenin değiştirilerek eğitimin yaygınlaşmasını sağladılar. Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması, sanayileşme, tarımsal kurumların geliştirilmesi gibi bir dizi kurum ve kuruluşlar yaşama geçirildi. Bütün bu dönüşümler toplumu eğitim yoluyla geliştirerek aydınlanmasını sağlamak ve toplumun kendi kendisini yönetmesini anlamasını sağlamak için yapıldı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Mirası Nedir?
Pekâlâ, Atatürk’ün insanlığa ve toplumumuza bıraktığı mirası nedir?
Atatürk’ün düşüncesi temelde; akla ve bilime dayalı aydınlanmacı ve insancıl olmasıdır. Ayrıca belki de hepsinden önemlisi biricik mirasım dediği “bilim ve akıl yolunda” aydınlanmacı tutumudur. Her şeyden önce dünyanın merkezinde yer alan heterojen ve çok kültürlü bir topluma bağımsız, laik, demokratik bir Cumhuriyet fikrini hayata geçirmesidir. İnsanı insan gören, insanı dünyanın tek öznesi değil, yaşamın bir parçası olarak gören bir aydınlanmışlıktır. İnsanı insan olarak önemseyen, kadın-erkek ayrımı yapmadan, bütün farklılıkları aynı çatı altında gören hümanist yaklaşımdır.
Halen Aranan Yönetici Atatürk
Atatürk’ün 14 yıllık aktif yöneticiliği döneminde attığı temeller bugün önemini daha iyi hissettiriyor. Hepsinden önemlisi aklın ve bilimin yol göstericiliğini topluma rehber olarak önermesi, Cumhuriyetin geleceğini gençlere, TBMM’nin geleceğini çocuklara emanet etmesiyle bütünlüklü bir kurumsal demokrasi sahiplenmesini ortaya koymaktadır. “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir” ifadesinin anlaşılması dileğiyle Atatürk’e derin saygılarla…
iortas@cu.edu.tr
https://www.facebook.com/iortas
Twitter: @iortas
Instagram: iortas2018
Prof. İbrahim Ortaş / Görüşler / Bizim Anadolu / 11 Kasım 2023