Şevket ÇORBACIOĞLU
Teknopolitika



Elazığ Depreminde
Suçlu Kerpiç Evler(miş)


Elazığ depremini tetikleyenler ve 2 katlı kerpiç evler;

Evet, bugün (8 Mart) saat 04.32'de Elazığ'da merkez üssü Başyur İlçesi'nin Karakoçan Köyü olan Richter ölçeğine göre 6.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Elazığ kent merkezi ve ilçelerinin yanı sıra Tunceli ve Diyarbakır'da da hissedilen deprem sonrası büyük panik yaşandı. Sarsıntıyla birlikte yataklarından fırlayan vatandaşlar, kendilerini sokaklara attı. Depremin merkez üssüne yakın yerleşim yerleriyle irtibat kurulmaya sağlanıyor. Kaybettiğimiz insan sayısı 41'e yükseldi...

Eğer ki merkez üssü kent merkezlerinde veya yakınında olsa felaketlerin efendisi büyük kayıplar verdirtecekti.

8.8 şiddetindeki Şili depreminin verdiği zararın, 6.0 şiddetindeki Elazığ depreminin verdiği zararla karşılaştırılması bizlerin önlem geliştirmedeki yetersizliğimizi somut olarak karşımıza çıkarmaktadır. Doğrudur, Elazığ depremini Şili depreminin tetiklediği; fakat bizi asıl tetikleyenin bu yetmezlik konusundaki duyarsızlığımızdır.

Öylesine acımasız ve de sinsi ki, dünyanın en güçlü çenesine sahip sırtlan gibi nerde, ne zaman ortaya çıkıp doğaya ve doğana saldıracağı bilinmiyor.

Gezegenimizde iki olgu sürekli kendisini değiştiriyor; gezegenimiz ve üzerindeki canlılar. Gezegenimiz soğuyarak katılaşıp değişirken, özellikle insan hem değişiyor hem de gelişiyor. Gelişenin değişeni etkilemesi ve de yönlendirmesi gerekirken, bu gerçekleşemiyor, çünkü değişen gezegenimizin gücü asla insan gücü tarafından değiştirilemiyor. Ancak gücünün verdiği zararın etkisi/şiddeti azaltılabiliyor, alınan önlemlerle…

Elazığ depremi, gösterdi ki, deprem hattı üzerindeki kırsal kesim için de en az, kentler kadar deprem senaryoları geliştirmek gerekiyor.

Bu olguya, 6 Haziran 2000 Çankırı ve 3 Şubat 2002 Afyon-Sultandağı depremleri sonrası TMMOB-İMO olarak Mustafa Atmaca ve Esat Yarar ile hazırladığımız deprem raporuyla ve yazılarımızla değinmiş ve ilgilileri uyarmıştık (Türk Mühendislik Haberleri Dergisi / TMH. Çankırı Deprem izlenimleri Sayı: 2000 406-407-Afyon Sultandağı depremi. Yine o!! Ya sorumlular! TMH sayı 415-2002 / 5). Özellikle her iki deprem bölgesindeki yığma ve kerpiç evlerinin mühendislik disipliniyle hiç ilgisi olmamanın yanında, melez diyebileceğimiz yerel ve ilkel yapım tekniğinden bile yoksun olduğunu vurgulayarak, önlemlerin zaman geçirilmeksizin alınmasını yazmıştık. Örneğin Çankırı - Dodurga ve Elden beldelerindeki dere yatağına inşa edilmiş 3 katlı yığma, 3 katlı kerpiç evlerin, yine Afyon - Sultandağı'na bağlı Selçuklu, Çavuşoğlu mahallelerindeki ve Eber beldesindeki evlerin yüzde sekseninin kerpiç evlerine olduğu ve kerpiç evlerin bütününde yatay yükleri karşılayacak çapraz bağlantılarının olmadığını, kırsal kesim yığma ve kerpiç evler için uyarıcı yapım tekniklerinin geliştirilmesi gerektiğini işlemiş ilgililere sunmuştuk. Çavuşoğlu mahallesinde 3 katlı yığma yapının, 2 katlı kerpiç yapıyı altına almış düşündürücü enkazı aslında her şeyi anlatıyordu.

Böylesi uyarı işlevindeki raporların ne denli dikkate alındığını Elazığ depremi ile gördük.

Kırsal kesim için de önlemler içeren "Deprem Manifestosu"nu inadına 'yetkili konumundakilere' okutmak adına: http://www.ivmedergisi. com/deprem-manifestosu-sevket-corbacioglu.html

Elazığ depreminin merkez üssü kırsal alanda... Salt burada yakalayabildiklerine zarar vermiş. Biliyorsunuz, deprem benzer konum ve şiddet ile 2000 yılında Çankırı kırsalında kendisini göstermiş, fakat büyük zararlar veremeyerek kendi üssüne çekilmişti. Afyon depreminde ise kerpiç evleri vuran deprem daha yıkıcı olmuştu.

Deprem çadırlarının yetersizliği, en az kerpiç evler kadar tehlikeli;

Yaşanmış bir anekdot'a yer vermek istiyorum. Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nde çalışan Jeolog bir ağabeyim anlattı. "İnan yılını zor anımsarım, çünkü o denli gittik ki o deprem hatlarına. Yıllar önceydi, Erzincan depremi nedeniyle bölgedeyiz. Genelde kırsalı vurmuş deprem. Köylere ulaşım güçlüğü yaşanıyordu, çünkü kış nedeniyle havalar elverişsizdi. Askeri araçlarla ulaşılamayan köylere geldiğimizde, insanların iki gruba ayrılarak eli-kolu, kafası sarılı birbirlerini kolladıklarını gördük. Öğrendik ki, depremden çok kendileri birbirlerine zarar vermişler. Nedeni, askeri helikopterin attığı çadırlara sahip çıkmak. Anlayacağınız az sayıdaki çadırları sahiplenmek için için birbirleriyle kıyasıya kavga etmişler. Çadırları kuramıyorlar çünkü, çadırların direkleri bir grubun, çadır bezleri de bir başka grubunu elinde…"

Yetkililer bunun önlemini çok önceleri alamaz mıydı?..

O zaman da almamış, şimdi de almamış; çünkü son yirmi gündür Elazığ ve çevresindeki 30'a yakın artçı deprem tarafından yetkililer sürekli uyarılmasına karşın, uykularından vazgeçmemişler.

Bence asıl tehlike, deprem üssünden çok, yetkililerin aymazlık üssü.

Lütfen sayın yetkililer, şu "Deprem Manifestosu'nu bir okuyun:
http://blog.milliyet.com.tr/Sesimi_duyan_var_mi____/Blog/?BlogNo=197313


TEKNOPOLİTİKALAR
İLET-Kİ PLATFORMU


Mart 2010

Yazarın önceki yazıları:
Kürt Otonomisi ve Ermeni Haritası
Haiti Depreminin Çağrıştırdıkları
Gripin ve Domuz Gribi
Türkiye İslam Cumhuriyeti
2013'te 1. Yılını Kutlayacak
G-8'i Besleyecek 11'ler ve Pasif Laiklik
ve de Taksim'deki İMF Meydan Savaşı

Çatalca, Trakya, Marmara Afetinin Uyarısı
Ben Dinlencede Balbay İçeride - 2
Ben Dinlencede Balbay İçeride - 1
Çin İ-Çin Cin Diyebilir miyiz?
Cumhuriyet(imizin) Faşistleri
(1 Mayıs'ta Taksim Edenler) ve Cumhuriyet Meydanı
Obama Bor'a mı Geldi, Ankara'ya mı?
Nöbetçi Anketçi Tahran Erdem
Balbay'a Saldırmak
Eee-Recebim Nedir Bu Ekonomik Paritesizlikler?
Yeni Yıl, Yeni Umutlar
Postemperyalistlerin ve Benim Ermeni Özürüm
29 E-KİM?
Kendimizle Savaşmak